Yetişkin sınıflarımdan birine
şöyle bir ödev verdim: “ sevdiğiniz birine gidin ve ona kendisini sevdiğinizi
söyleyin.” Bir sonraki dersin başında,
öğrencilerimden biri şöyle başladı sözlerine : “ Geçen hafta bize bu ödevi
verdiğinizde size sinirlenmiştim. Bu sözleri söyleyeceğim hiç kimsenin
olmadığını düşünüyordum. Eve giderken bir anda yüreğimin sesine kulak verdim.
İşte o zaman kime “seni seviyorum diyeceğimi anladım. Bundan beş yıl önce babamla
aramızda geçmişti ve o günden bu yana bu sorunu çözememiştik. Önemli aile
toplantılarının dışında birbirimizi görmemeye çalışıyorduk ve hemen-hemen hiç
konuşmuyorduk. Eve vardığımda babama kendisini çok sevdiğimi söylemeye hazırdım.
“ Bu kararı almak bile üzerimden büyük bir yük kaldırmıştı.”
Saat 5:30’da annemle babamın kaldığı evin kapısını çaldığımda kapıyı
babamın açması için dua ediyordum. Çünkü kapıyı annem açarsa kendimi tutamayıp,
ona kendisini sevdiğimi söylemekten korkuyordum. Fakat Allah yardım etti ve kapıyı
babam açtı
Hiç zaman harcamadan eşikten adımımı attım ve “ baba, buraya seni sevdiğimi
söylemeye geldim” dedim.
Babam sanki bir anda başka bir adam olmuştu. Yüzündeki ifade yumuşadı,
kırışıklıklar yok oldu ve ağlamaya başladı. Kollarını açtı, beni kucakladı ve
bana “ Ben de seni seviyorum oğlum, ama bunu hiçbir zaman dile getiremedim” dedi.
“Fakat sizlere anlatmak istediğim esas nokta bu
değil. Babamı ziyaretimden iki gün sonra babam bir kalp krizi geçirdi ve hala
hastanede. Şimdi yaşam savaşı veriyor.
Şimdi sizlere şu mesajı vermek istiyorum:
yapmanız gerektiğine inandığınız hiçbir şeyi ertelemeyin. Ya babama olan sevgimi
ifade etmek için hala bekliyor olsaydım? Yapmanız gerekeni yapın, hiç beklemeden!”
Dennis E. ManneringAdams |