Müşteri Memnuniyeti
Adamın biri, yeni açılan lüks büyük mağazaya gitmiş, satıcı
kıza yaklaşmış:
- Bir kravat almak istiyorum.
Satıcı kız son derece şirin bir tavırla:
-Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır. Kravat ipekli mi olacak yünlü mü?
- İpekli.
- O zaman lütfen birkat yukarı buyrun, ipekli kravatlar bir kat yukarıda.
Adam bir kat yukarı cıkmış, başka bir satıcı kız:
-Ben ipekli bir kravat almak istiyorum.
- Beyefendi, kravat düz mü olacak, desenli mi?
- Desenli.
- Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, desenli kravatlar bir kat yukarıda, lütfen
üst kata buyurun. Adam bir kat daha cıkmış. Yeni bir satıcı kıza:
- Ben ipekli ve desenli bir kravat almak istiyorum.
- Desenler çizgili mi, çicekli mi olacak?
-Çizgili.
-Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, çizgili kravatlar bir kat yukarıda, lütfen
bir kat yukarı buyurun. Adam bir kat daha cıkmış.Çizgiler kalın mı, ince mi, bir
kat yukarı. Zemin açık mı, koyu mu, bir kat yukarı derken 35. kata gelmiş. Öfke ile
satıcı kızın yakasına yapışmış:
- Ben ipekli, ince çizgili, zemini koyu, bir kravat istiyorum.
- Kravatı bu elbiseyle mi kullanacaksınız?
- Hayir, evdeki elbisemle.
- Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır, bir uyumsuzluk olursa firmamızın
prensiplerine ters düşer, lütfen evden öbür
elbisenizi alır gelir misiniz?
Adam büyük bir öfkeyle asansöre gitmiş. O sırada asansörün kapısı açılmış,
içinden gene çok sinirli bir adam çıkmış. Bir elinde bir klozet kapağı, belden
asağısı da çıplak:
- İşte popom, işte evdeki tuvaletin klozet kapağı. Verecekseniz verin artık lan şu
tuvalet kağıdını...
Efendi Manitu
Stresten bıkmış adamın biri, uzun bir deniz seyahatine çıkmış. Fakat
şanssızlıktan gemi batmış ve sadece bu adam kurtulabilmiş. Günlerce minik bir tahta
parçasının üstünde denizde yol aldıktan sonra minik bir adaya gelmiş. Adam daha ne
olduğunu anlamadan yerliler bunu almış götürmüşler. Adam yüzlerce yamyam yerlileri
görünce: " Eyvah, boku yedik." demiş. Tam ağlayacağı
sırada gökten " Hayır evladım, boku yemedin" diye acayip ve
gür bir ses gelmiş. Şaşıran adam: "Sen kimsin ya?" demiş. Yine aynı gür
ses "Ben ulular ulusu efendi manitu' yum." demiş. İyice
şaşıran adam: "Peki Efendi Matinu, ne yapmam lazım?"
demiş. Hemen cevap gelmiş: "Şimdi sakin bir şekilde sağ tarafındaki
yerlinin mızrağını kap, en önde duran ve başında bir sürü tüy olan büyük
yerliye sapla" demiş. Adam hemen can havliyle mızrağı kapıp şef
yerliyi öldürmüş. Yine aynı ses son kez gürlemiş " İşte şimdi boku
yedin evladım!"
Patates
FBI gizli ajan eksikliğini giderebilmek için ajan
seçmeleri yapmaya karar vermiş. Ve hergün üçer kişi çağırıp aralarından birini
ajan olarak himayelerine alıyorlarmış. Seçimlerin 3. günü Temel' de katılmış.
Yanındada bir ingiliz ve bir amerikan varmış. Bunlardan ilk olarak kamuflaj
olmalarını istemişler. İçinde sadece bir çuvalın bulundu boş bir odaya sokmuşlar
ve burada gizlenmelerini söylemişler. İlk önce ingiliz girmiş. 5 dk. sonra odaya
giren bir yetkili gitmiş içinde ingilizin saklandığı çuvala tekme atmaya
başlamış. Hemen çuvalın içinden bir ses gelmiş: " Miyaw, miyaw."
İngilize ilk testi başarıyla geçtiğini söyleyip amerikan' ı odaya koymuşlar.
Amerikan' da aynı çuvala saklanmış. Biraz sonra yine odaya giren yetkili gitmiş ve
çuvala bir tekme atmış. Çuvalın içinden: "Hav, hav." diye
bir ses gelmiş. Amerikan' ıda tebrik edip Temel' i odaya koymuşlar. 5 dk. sonra odaya
giren aynı görevli gitmiş çuvala bir tekme atmış. Ama hiçbir ses gelmemiş. Bir
daha atmış yine tık yok. Bir daha bir daha derken en sonunda çuvaldan cılız bir ses
yükselmiş: " Patateeeeesss"
Misafire İkram
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu
ricada bulunur :
-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra :
-İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk :
-İstersen daha getireyim, der.
-Zahmet olur yavrum.
-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp
parçalayınca, çocuk feryadı koparır :
-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!
Eşşek
Adamın biri misafirliğe gitmiş. Akşam olunca haliyle sormuşlar :
-Pardon arkadaş, demişler karı-koca. "Bizim odada mı yatarsın,
bebeğin odasında mı, yoksa boş bir odada mı?"
Adam düşünmüş :
-"Karı-koca nın yanında yatılmaz, bebekte uyanır ağlarsa uykusu kaçacak,
ben boş odada yatarım, demiş.
Sabah olunca adam elini yüzünü yıkamış, bir de bakmış çok güzel bir kız adama
havlu tutuyor.
Adam:
-Kızım senin ismin ne? diye sormuş.
Kız :
-Bebek amcacığım ya sizin isminiz?...
Adam :
-Eşek kızım eşşşeeek...
İyilik Meleği
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken
kulağında bir ses :
-Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :
-Uçak düştü kurtulan olmadı!
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında :
-Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca
tüyleri ürpermiş :
-Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses :
-Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :
-Sen kimsin yahu?
-Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış :
-Ulan evlenirken neredeydin!
Vaaz
Sahranın ıssız bir köşesinde,bir din adamı lejyonerlere vaaz
vermeye gelir.Vaaz'dan önce binbaşı askerleri uyarır:
-Rahibin ziyareti sırasında, özellikle küfür ve müstehcen kelimeler istemiyorum!
Dövüşmeyi bildiğiniz gibi, kendinizi tutmayı da bildiğinizi ona gösterin...
Daha sonra rahip, birliğin önünde vaazına başlar :
-Herşeyden uzakta yaşıyorsunuz, ama geleneklerinizle övünmeniz gerekir.Ben size
kendisi de sizin gibi bir kahraman olan Hz. İsa'nın selamlarını getirdim.Söyleyin
bana, kahramanlıktan daha saf, daha güzel ne vardır?
Tam o anda birkaç lejyoner ağızlarını açmaya hazırlanırken binbaşı ayağa
fırlar ve haykırır :
-Götüm, diyene onbeş gün hapis!...
Sakat Çoçuk
Karısı hamile olan bir adama işyerinde aniden bir telefon gelmiş:
"Beyefendi, bir bebeğiniz oldu acele hastahaneye geliniz" diye. Heyecanlanan
adam hemen hastahanenin yolunu tutmuş. Doğum bölümüne gştmiş. Kendisini bir
hemşire karşılamış. Adam durumu anlatınca hemşire: "Beyefendi, evet doğru bir
çocuğunuz oldu ama malesef sakat doğdu" demiş. Habere çok üzülen adam:
"Olsun çocuğumu gösterin bana" demiş. Hemşire: "Beyefendi, görmeseniz
daha iyi olur çünkü çocuğunuz çok ileri derece spastik" demiş. Adam yinede:
"Olsun o benim evladım, görmek istiyorum" diye diretmiş. Hemşire: "Peki
öyleyse" deyip spastik çocuklar bölümüne geçmiş. Adamda peşinden gitmiş.
İlk bölümde kolsuz çocuklar varmış. Adam: "Çocuğum burada mı?" diye
sormuş Hemşire: "Hayır beyefendi, çocuğunuz ilerideki bölümlerde" diye
yanıtlamış. Bir sonraki bölüme geçmişler. Buradada bacağı olmayan bebekler
varmış. Adam yine: "Çocuğum burada mı hemşire hanım?" diye sormuş.
Hemşire yine: "Hayır beyefendi, çocuğunuz daha ilerdeki bölümlerde" diye
yanıtlamış. Bir bölüm daha geçmişler buradada hem kolu hem bacağı olmayan
çocuklar varmış Adam yine heyecanla: "Buradamı çocuğum?" demiş. Fakat
hemşire yine: "Hayır beyefendi" diye yanıtlamış. Üzülen adam bir sonraki
bölüme geçmiş. Bu bölümde ise sadece kafa olan çocuklar varmış. Adam yine
hüzünle: "Hemşire hanım, artık sanırım burada çocuğum" demiş. Fakat
hemşire: "Hayır beyefendi, çocuğunuz şimdi gideceğimiz bölümde, fakat
isterseniz gitmeyelim çünkü çocuğunuzu görünce çok kötü olabilirsiniz"
demiş. Adam yine ısrarla: "Hayır, ne olursa olsun o benim çocuğum" demiş.
Hemşire " Peki o zaman" deyip bir sonraki bölüme gitmiş. Bu bölümdeki oda
bomboşmuş. Sadece odanın ortasında bir masa, masanın üstünde bir kavanoz, kavanozun
içindede bir kulak duruyormuş. Adam hemen: "Bu mu benim çocuğum?" diye
sormuş. Hemşire üzüntüyle: "Evet beyefendi, ama malesef çocuğunuz
sağır" demiş.
Eşşek
Birgün Temel eşeğiyle köyüne dönerken yolda gördügü elma
bahçesindeki elmalardan tatmak ister. Bahçeye girer ve eşeğinin üstünde
kolayca eriştiği elmalarla bir güzel karnını doyurur. Tam ayrılacağı sırada bahce
sahibi ikisini de görür ve yakalar. Önce bir güzel eşeği döver, ardından da
köşede bekleyen Temel'i pataklar. Dayaktan sonra dayanamayan Temel sorar :
- Tamam tövdün, anladık ta sana pirşey sormak isteyrum!
- Sor bakalım.
- Neden önce beni degul de eşegi dövdün ?
- Seni önce dövseydim eşek kaçardı da ondan !...
Bakan
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne
yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde
bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü
geçti.Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor!
Hep Boğamı
İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol
yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne
olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir
tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu
çıkaramadı.Bir çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve sordu...Garson anlattı
:
-Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?
-Evet...
-İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından
yapıldı.
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir
kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi :
-Nasıl memnun kaldınız mı bayım?
-Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim Cojano biraz daha
büyüktü gibi geldi bana.
Garson başını iki yana salladı :
-Her zaman boğa kaybetmez bayım...
Görmüş
Kekeme ile bir arkadaşı yolda gidiyorlarmış.Kekeme, birden
atılmış :
-Gö...Gö...Gördün mü?
Arkadaşı sormuş :
-Neyi gördün mü?
-Ha...Ha...Harika bir ka...ka...kadın...Bir de mi...mi...mini bir etek giymiş...
-Hani? Nerede?
-Se...Se...Sen ba...ba...bakana ka..ka..kadar ma...ma...mağazaya girdi!
Biraz daha yürümüşler.Kekeme yine atılmış :
-Gö...Gö...Gördün mü?
-Neyi gördün mü?
-Şa...Şa...Şahane bir ara...ara...araba!
-Hani nerede?
-Sen ba...ba...bakana ka...ka...kadar geçti git...git...gitti!
Daha yürümüşler.Kekeme yine atılmış :
-Gö...Gö...Gördün mü?
Ama arkadaşı bu sefer sinirlenmiş:
-Gördüm lan! demiş.Gördüm işte!
Kekeme de öfkeyle çıkışmış :
-Ma... Madem gördün de, ne diye bo...bo...boka bastın!
Miyaw
İki deli, akılhastahanesinden kaçmaya karar vermişler. Gece vakti
hızlı bir şekilde duvardan atlayarak boşluktaki tarlaya çıkmışlar. Tellerin
arasından sürünerek ilerlerken bir bekçi bunların hışırtısını duymuş. Hemen
bağırmış: "Kim var orada?" Delilerden biri hemen: "Miyaw, miyaww"
diye seslenmiş. Huşırtıyı kedinin çıkardığını zanneden bekçi tam geri
dönecekken deliler yine sürünmeye başlamışlar ve yine bir hışırtılar
başlamış. Bekçi hemen dönmiş ve bağırmış:" Kim var orada?" İyice
sinirlenen deli: "Miyaw dedik ya len" demiş.
|